Kuyucaklı Yusuf-Sabahattin Ali

Okuduğumda ilk olarak yazarın son dönemlerde popülaritesi iyice artmış olan kitabı Kürk Mantolu Madonna`nın gölgesinde kaldığını düşündüm.İkisi de çok güzel kitaplar olmasına rağmen galiba benim için Kuyucaklı Yusuf`un biraz önde olmasının nedeni birden çok okumuş olmam.Kürk Mantolu Madonna`yı bir daha okuyuşumda bu değişebilir çünkü ben romanların bir kere okununca yeterince iyi anlaşıldığını düşünmüyorum.Daha sonraki okuyuşlarınız size zaten tanıdık olan kitabın evrenindeki ayrıntıları daha iyi anlamanızı sağlıyor.Kitabı ilk okuduğumda hiçbir karaktere ısınamamıştım herkesin ufakta olsa bir suçu varmış gibi göründü ki vardı ama ikinci okuyuşumda karakterlerin birden çok yönünün ortaya çıkarıldığını düşündüm.Gördüğüm diğer yönlerle masum olan ve sebepleri olan kişilere dönüştü bir çok karakter.Herkesin yaptıklarının temeli aslında kitabın başında atılmıştı.Bu nedenle de başta hiç sevmediğim ana karakter Yusuf ikinci okuyuşumda favorime dönüştü.

''Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi İlk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz öldürmeye mecbur kalıyordu?... Niçin? Kimin için?.. ''